Santral Seröz Korioretinopatide güncel gelişmeler

Santral seröz korioretinopati dış kan-retina bariyerinin bir odakta bozulmasına bağlı seröz maküla dekolmanı gelişimi ile karakterize bir durumdur.

Santral seröz korioretinopati: fundus görüntüsü üzerine floresein anjiyografi görüntüsü eklenmiştir. eksudatif fovea dekolmanı ve temporal makulada extrafoveal seröz pigment epitel dekolmanı izlenen hastada eklenen anjiografik görüntülerin birinci dakikasında noktasal odaktan RPE sızıntısı izlenmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SSR de eksudasyon, neovaskülarizasyondan ziyade retina pigment epitelindeki, hiperpermeabiliteden kaynaklananmaktadır. RPE deki hiperpermeabilite koroid dolaşımındaki bozulma ve koroid damarlarındki konjesyonla ilişkilidir. Koroidin artmış permeabilitesinin nedeni bilinmemektedir, ancak temelde koroidal venöz staz, koroidal iskemi ve inflamasyonun rol oynadığı ileri sürülmüştür.

SSR görme bozukluğuna yol açabilir: Oluşan nörosensoriyel makula dekolmanı mikropsi, metamorfopsi semptompları verir, ve görme keskinliği azalır. Vakaların çoğu birkaç hafta sonra kendiliğinden düzelir, kendini sınırlamasına rağmen, bazı durumlarda kronik, kalıcı altı ay veya daha uzun sürebilir.

Hastalığın patogenezi idiopatik olmakla birlikte, Cushing sendromu, gebelik ve sistemik glukokortikoid tedavisi yanı sıra stresli yaşam durumları gibi hiperkortizolizm durumlarının SSR ile ilişkili olduğu bilinmektedir.

Primer etkilenmeden sonra bir yıllık nüks oranları% 50 gibi yüksek olabilir; bu nüksler görme keskinliğinde azalma, renk görme ve stereopsis de bozulma ile birlikte olabilir. Kronik SSR rekürrnsler ve kronik retina altı sıvı birikiminden dolayı geri dönüşü olmayan görme kaybı ile ilişkili olabilir.

SSR genç erkeklerde daha sık görülmektedir (genellikle stres altında “A Tipi” kişiliği olanlarda); sıklıkla tek taraflı görülmektedir. SSR doğal seyrinde görme bozukluğu etkilenen gözde bir kaç haftalık süreyi kapsar, hastaların çoğunluğunda spontan rezolüsyon izlenir.

Etkilenen hastaların görsel beklentileri genellikle yüksektir ancak hastaların %30-50 sinde nüks görülmektedir. Tekrarlayan ataklar, özellikle kronik olduğunda, histopatolojik değişikliklerin eşlik ettiği geri dönüşsüz görme kaybına yol açabilir.

Santral seröz korioretinopati: OCT görüntüsü

 

EPİDEMİYOLOJİ VE ÖNLEM

Retrospektif değerlendirmelerde, tedavi edilmeyen SSR hastalarının üç veya daha fazla yıl boyunca takibi sırasında, hastaların % 52 sinde bir veya daha fazla SSR nüs atakları geliştiği izlenmiştir. Ayrıca, psikiyatrik hastalık öyküsü (uyum bozukluğu ve depresyon) olan hastalarda SSR nüks riskinin (risk oranı = 3.5) artmış olduğu bulunmuştur.

Steroidler

Steroid kullanımına duyarlı kişilerde SSR gelişime ihtimali kuvvetlenmektedir. Kortikosteroidler adrenerjik reseptör genlerin transkripsiyon ve ekspresyon düzeyini artırırarak hedef dokularda adrenerjik stimülasyon etkisini artırabilir. Bu nedenle, kortikosteroidler kan basıncı ve sıvı dengesinde değişikliklere neden olabilirler.

SSR hastalarına mutlaka steroid kullanımından kaçınılması önerilmelidir (intra-artiküler, inhale, intravenöz, oral ve topikal). Yakın zamanda, bir olguda omuz bursası içine steroid enjeksiyonunu takiben, SSR gelişimine bağlı görme kaybı bildirilmiştir.

Sempatomimetik Ajanlar

Sempatomimetik ajanlar (örneğin, psödoefedrin, oksimetazolin, ya da 3,4-metilendioksimetamfetamin gibi) yatkınlığı olan hastalarda SSR atağı başlatabilir.

Erektil disfonksiyon tedavisi

Erektil disfonksiyonun tedavisinde kullanılan PDE-5 inhibitörlerinin bazı durumlarda SSR gelişiminde rol aldıkları düşünülmektedir.

Helicobacter pylori

Helicobacter pylori ile vasküler endotel arasındaki etileşime bağlantılı olarak koroid mikrosirkülasyonundaki fokal oklüzyon, H. pilori ile enfekte hastalarda koroidal iskemi ile SSR gelişim mekanizmasını açıklayabilir. Ayrıca, H. pylori üreazı trombositler aktive eder; bu aktivasyon koroidal vasküler konjesyon ve koroidal iskemi başlatarak SSR ye yol açabilir.

Obstrüktif Uyku Apnesi

Obstrüktif uyku apnesinin bozulmuş ve kalitesiz uyku özelliği, hipotalamus-hipofiz-adrenal eksen ve sempatik sinir sisteminde aşırı aktivasyon ile, SSR gelişimine katkıda bulunabilir.

 

TEDAVİ

Akut SSR Tedavisi

SSR optimal tedavi yönetimi tartışmalıdır. Hastalığın akut fazında, nörosensoriyel dekolmanı tek bir noktadan sızıntı ile başlar, özellikle spontan rezolüsyon birçok durumda üç ay içinde gerçekleşir. Bu nedenle, akut dönemde, spontan rezolüsyon beklentisi ile yakın gözlem, kabul edilen standart olmaya devam etmektedir.

Kronik-Tekrarlayan SSR Tedavisi

Tekrarlayan veya persistan durumlarda, tedavi sızıntının yeri ve niteliğine bağlı olarak değişir. Lezyon fokal ve extrafoveal ise, odağın fotokoagülasyonu halen popülerdir, ancak sızıntı fovea altında veya kaçağın yaygın olduğu durumlarda, PDT tedavisinin yararlı olduğu gösterilmiştir.

PDT

Nörosensoriyel retina dekolmanının hızlı çözümü için Fotodinamik tedavi tercih edilebilir. ICG-güdümlü PDT tedavisinin etkinliği ilk olarak Yannuzzi ve ark tarafından gösterilmiştir. Anjiyografik rehberli tedavi yoğun hiperflöresans izlenen hastalarda oldukça etkilidir. Hiperflöresansı olmayan gözlerde, sıvının absorbe olması başka tedavii yöntemleri araştırılmalıdır.

Yarım-fluence PDT

Standart Fotodinamik tedavide kullanılanın yarım dozu ve  yarım fluencei SSR tedavisinde uygulanabilir. PDT nin koroid ve RPE üzerinde neden olabileceği hasar potansiyeli önemli bir handikap oluşturmaktadır.  PDT kronik SSR li gözlerde hasarlı RPE nin  daha fazla zarar görmesine neden olabilir.

Daha önce normal olan RPE alanlarına PDT uygulandığında Atrofik RPE değişiklikler geliştiği yaş tip makula dejenerasansı tedavisindeki uygulamalardan bilinmektedir .

Standart doz Verteporfirin kullanılarak daha kısa ışınlama süresinde PDT tedavisi  SSR ile gözler için daha güvenli olabilir. Çok merkezli çalışmalarda kısazamanlı ışınlama ile koryokapillaris perfüzyonu ve retina kalınlığının daha az olumsuz etkilendiği gösterilmiştir.

Kronik SSR hasta üzerinde yeni bir prospektif, longitudinal çalışmada değerlendirilmiştir mikroperimetri veriler standart fluence vs düşük akıcılık FDT ile tedavi. Sonuçlar düşük akıcılık ile tedavi edilen gözlerde daha fazla etkinlik ile, kronik SSKR gözlerde FDT sonrası makula sensitivitesinde önemli bir gelişme göstermiştir.

Yarım doz PDT

Chan ve ortakları SSR tedavisinde kullanılan  verteporfin dozunu yarıya indirdiklerinde RPE de atrofi gelişmediğini göstermişlerdir

Yarım doz Verteporfirin tedavisinin koroid hiperpermeabilitesini azalttığı gösterildikten sonra koroid kalınlığınında azaldığı bulunmuştur.

Multifokal elektroretinografi ile, yarım doz verteporfin PDT tedavisinden sonra SSR hastalarında santral makula fonksiyonlarında düzelme olduğu gösterilmiştir. Kronik ve tekrarlayan SSR tedavisinde en etkin PDT en etkili yöntem olduğu gösterilmişsede dikkate alınması gereken yeni tedavi seçenekleri ufukta olabilir.

Bevacizumab

Küçük vaka serilerinde Bevacizumab ile SSR tedavisinin potansiyel faydası gösterildi.  Ancak, bir başka olgu serisinde SSR üzerinde bevacizumabın hiçbir yararlı etkisi görülmemiştir.

Finasterid

Küçük bir hasta grubunda günde 5mg Finasterid in (dihidrotestosteron sentezi inhibitörü),  remisyon sonrasında tekrarlayan eksudasyon ile seyreden kronik SSKR hastalarında olumlu bir yanıt oluşturduğu gösterilmiştir.

Asetilsalisilik Asit

Aspirin in SSR in tedavisinde yararlı olduğu bir çalışmada gösterilmiştir 35 Aspirin in tedavi edicisi etkisi anti-inflamatuar ve antiplatelet etkileri, doku plazminojen aktivatörü-1 serum seviyelerini azaltma etkisi ile ilişkili olabilir Aspirin, koroid damar tıkanıklığı, iskemisi ve inflamasyonuyla mücadelede  potansiyel olarak yararlı olabilir. Yüksek dozlarda aspirin lokal ve sistemik hemorajik olaylara,  vazokonstrüksiyona yol açarak paradoksal bir etki gösterebilir. En iyi etkiyi 75 ile 100 mg’lık dozlar sağlayabilir.

 

*Michael C., un Retinal Physician dergisinde yayınlanmış Update on Central Serous Chorioretinopathy makalesinden özetlenerek alıntılanmıştır.